22 Ağustos 2016 Pazartesi

Morpheus II için start veriyoruz

Satınaldığım 2014 den bugüne kadar sürekli bizimle olan elimi üzerinden eksik etmediğim, ne istediyse fazlasıyla verdiğim güzel teknem Bavaria 44 Morpheus teknesini nihai amacım doğrultusunda bu hafta satılığa çıkarma kararı aldım. Umarım en yakın zamanda yeni sahibini de mutlu eder.

Genel bir laf vardır bizim memleketde tekneyi bir alırken birde satarken mutlu olursun diye, ne kadar önyargı dolu bir düşünce olduğunu anlamınız için sizinde teknenizi satılığa çıkarmış olmanız lazım. Teknemiz bizim nerdeyse evimize 2nci bir çocuk gibi girdi, onu marinada bile bırakıp 2 gün ayrı kalamadım ilk başlarda. Ondan ayrılma fikri, uzun süre teknesiz kalma düşüncesi rüyalarıma giriyor. Kolay bir karar değil, araba ev satmak gibi değil inanın.
Yine tek tessilimiz daha uzun rotalar ve denizlerde dolaşmak amacı ile farklı bir tekne arayışında ve bu uğurda Morpheus 'u başka birine teslim edecek olma fikridir.

Peki illa değişmesimi gerekiyor teknenin? Morpheus ile neden çıkmıyoruz aynı rotada yola?
Bavaria tekneler ile dünya turunu kazasız belasız tamamlamış birçok örnek var. Morpheus da eminim bizi büyük turda yolda bırakmayacaktır buna eminim, çünkü teknemin dört köşesini kendim elden geçirdim , sert havalarda test ettim, şuana kadar beni utandırmadı. Ama bavaria 44 ve diğer benzer türev tekneler hız,performans ve Akdeniz hava koşullarına uygun dizayn edilen tekneler olduğunu düşünüyorum. Geniş havuzluk, kolay idare edilen sarma sistem sloop arma, 4 kabin çift wc bunlar sularımızda büyük avantajlar. Ama uzun süreli seyahatlerde kabin ve konfor yerine, gövde tasarımı, farklı hava koşullarında rüzgarı daha verimli kullanmayı sağlayacak yelken donanımı ve  uygun arma yapısı gibi farklı ihtiyaçlar doğuyor.
Bavaria 44 model bir tekneyi de benzer ihtiyaçlar doğrultusunda modifiye etmek mümkün misal ilk yapılmasını düşündüğüm; semi-skeg dümen palası yapmak, direğe 2nci bir.sarma sistem veya istralya (stay sail) eklemek, rüzgar ve solar enerjiden daha fazla faydalanmak, okyanus geçişinde artık standart hale gelen suüstü radar, Ais vs.elektronik donanımı ilave etmek vs gibi önemli konular var. Tüm bu modifikasyonları ciddi bir tersanede, konuya hakim ustalar ve mühendisler nezaretinde yapmak gerekir diye düşündüm. Tüm bunları tabiki kendim de yapabilirim fakat her halukarda işin maliyeti teknenin mevcut bedelinin 3 de 1 ine tekabül eder ki
İleride tekrar satmayı düşündüğümde tüm yaptığım masraflar yine teknenin mevcut pazar değerinde yaprak kımıldatmayacağından bu alternatifi şimdilik bir kenara koymaya karar verdim.

Sonuç olarak Akdeniz için üretilmiş amacına çok uygun hızlı bir tekneyi modifiye etmek yerine okyanus geçişi için tasarlanıp üretilmiş belki 30 yaşında bir tekneyi alıp onu amacıma göre elden geçirmenin bizim yakın gelecek planlarımız için daha uygun olacağına karar verdik.

Umarım Morpheus, tüm emeklerimin ve yaptığım yatırımların değerini anlayacak yeni sahibi ile buluşursa, ben de Morpheus 2 için çalışmalarımı hızlandırıp, sizlerle bilgi paylaşmaya devam edeceğim.

Sağlıcakla kalın,

Ulaş Demirtaş

S/Y Morpheus


20 Ağustos 2016 Cumartesi

Teknede veya marinada yaşamak

Tekne almak ve teknede yaşamak isteyen arkadaşların herhalde en çok merak ettiği, internetten araştırdığı konu bu olmalı; acaba ben de teknede yaşayabilirmiyim, normal hayatımı teknede yaşama adapte edebilirmiyim, ailemle teknede yaşayabilirmiyim? Bu konuda yazılmış birçok makale ve kitap mevcut piyasada, zaten konuyu merak edenler teknede yaşam ile ilgili temel bilgilere rahat bir şekilde ulaşabiliyorlar artık.
Bu bilgilere ilave olarak bende kendi tecrübelerime dayanarak subjektif birkaç paylaşım yapmak istiyorum.

Teknede yaşamı bence temelde ikiye ayırıp değerlendirebiliriz; birinci grup şehir yaşamından kopmak isteyen fakat daha erken olduğunu düşünen, bu yüzden normal hayat standardını tekneye taşımayı düşünen büyük bir kesimi kapsıyor. Bu gruptan ülkemiz sularında artık birçok örnek görmek mümkün, ve sayılar giderekte artıyor. İki ayrı hayat tarzını bir potada eritme çabası doğal olarakta ülkemiz marina sahiplerini bir hayli sevindiriyor.  Ev olarak kullandığınız teknenin yaz kış fırtına boranda güvende kalabilmesinin yolu marinalardan geçiyor. Yani özetle hem tekne alıyorsunuz hemde onu koyacağınız mekanı satın almanız gerekiyor, deniz üzerinde pahalı bir site hayatı. Bir süre sonra bu marina site hayatından sıkılanlar alternatif olarak gelişen havayolları ağınında nimetlerinden faydalanarak güneydeki marinalarıda aynı mantıkta kullanır hale geldiler. İstanbulda yaşa haftasonları ve tatillerde uçağa atla 1 saat sonra güneydeki teknendesin. Güzel koylar, deniz ve rüzgar artık senin. Sonuçları marinalarda sahiplerini sabırsızlıkla bekleyen sıra sıra dizilmiş seri üretim tekneler ve yüksek marina ücretleri. Yanlış anlaşılmasın ben kimseyi yargılamıyorum sadece gelinen durumu özetlemeye çalışıyorum.


Diğer grup ise hepimizin özenerek takip ettiği normal düzen hayatından olabildiğince bağımsızlaşmış, teknesiyle sürekli yaşayan şanslı kesim. Bu grubun büyük kısmını ülkemizde misafir ettiğimiz yabancı uyruklu yaş ortlaması 60 olan insanlar oluşturuyor. Kalan küçük oranda da emekli olup villa yaşamı yerine tekneyi tercih eden vatandaşlarımızda gün geçtik artıyor.


Kendiniz hangi gruba koyarsanız koyun, teknede yaşamak demek aslında karadan ne kadar bağımsız kalabildiğiniz ile ilgilidir. Şehir yaşamında artık kolaylıkla ulaştığımız sıradan elektrik, su ve çamaşır yıkama gibi sıradan konular teknede kritik konular haline geliyor. Denizde ıssız bir koyda kalma süreniz tamamen elektrik kaynağınız olan akü kapasiteniz, aküleri şarj edecek donanımlarınız, içme suyu kaynağınız olan depolama kapasitenize bağlı. Elektrik sistemi 12v.olduğundan evlerde artık standart aletler olan çamaşır, bulaşık, saç kurutma makinesi, klima,ütü gibi elektrikli aletler teknede inanılmaz pahalı birer lüks yada kullanımı imkansız hale geliyor. Sizi yine karaya marinaya bağlı kılıyor, marina yaşamına mecbur bırakıyor.  Kısmen bir çözüm olarak depoları ve aküleri büyütmek, aküleri şarj etmek için solar panel, rüzgar jeneratörü veya yakıt ile çalışan jeneratörler eklemek veya kendi suyunu üretmek için ters ozmoz filtreleme ile deniz suyunundan içme suyu üretmek mümkün fakat ev yaşam standartlarını tamamen yakalamak zor görünüyor. Tüm bu donanımları teknenize sığdırabildiğinizi düşünsek bile maliyetlerini düşününce denizde yalın ama az konforlu hayata alışmanın daha mantıklı olduğunu anlıyorsunuz.

Teknede yaşam felsefesi yeni ve alternatif bir yaşam tarzına adapte olabilmek, sıradanlaşan günlük yaşamdan uzaklaşıp farklı bir hayat tecrübesinin tadına varabilmektir venim için. Evi tekneye taşıma çabası ağır mali külfetide yanında getir ki, zaten amacımız mevcut tüketim düzeninden kurtulmak ise ne kadar basit okadar kaliteli bir yaşam sanırım temel felsefemiz olmalı.

Sağlıcakla kalın,

Ulaş Demirtaş
S/Y Morpheus

13 Ağustos 2016 Cumartesi

Nasıl bir tekne almak lazım? Cevap sizde...


Herhalde en çok kafa kurcalayan ve ilk fırsatta dile getirilen, çoğu zaman cevapsız kalan fakat yine yine sorulan bir sorudur "Nasıl bir tekne almalıyım?".  Çoğu zaman cevapsız kalır çünkü cevabı aslında soruyu soran kişide saklıdır. Benimde teknemi almadan önce 6 yıllık yaptığım internet ve saha araştırmalarında en çok kafamı karıştıran soruydu. Bu yazıyı hazırlarken, kendime uyguladığım çözümleme ile yelkenli tekne almak isteyen arkadaşlara bu önemli konuda yardımcı olmak istedim. 

Denizlerimizde satılık binlerce farklı boylarda, yaş, fiyat, model ve markada yelkenli tekne mevcut, peki hangisi size uygun olanı? Bu sorunun cevabı temelde 2 kategoride kendiniz cevaplamalısınız;
en önemlisi tabi ki bütçeniz. Bütçenizi derken elinizdeki tüm parayı sıfır yada ikinci el farketmez tekneye ayıramıyoruz, tekne için ayırdığınız bedel bütçenizin yaklaşık üçde ikisi olmalı, kalan kısım ile barınma, satınalma evrak masrafları, eksiklerin tamamlanması, transfer, expertiz vs.. extra masrafları hesaba katmanız gerekiyor.  

Bütçe konusunu hallettik diyelim, sırada teknenin amacı var, buda teknenin tipini belirleyecek konu. Ne amaçla alıyorsunuz bu tekneyi? Hangi denizlerde kullanacaksınız? Günlük, haftalık yada tüm yıl boyunca mı tekneyi kullanacaksınız? Tekne ile charter mı yapacaksınız, yarışlara mı katılacaksınız yoksa özel mi kullanacaksınız? 


Bu soruların cevabı yine sizde, ama ben genel 2 cevap için fikirlerimi belirteyim; tekneyi yaşadığım şehirdeki bir marinaya bağlamak ve kısa süreli seyirlerde kullacağım derseniz, durumum buna müsait diyorsanız, çok düşünmeyin alın artık. marka ve model farketmiyor 7 metreden 10 metreye kadar, başlangıç seviyesi olan en fazla 10 yaşında yerli, Fransız, Alman, Amerikan seri üretim fiber teknelere bakabilirsiniz. Tekne fiyatları durumuna göre 10.000 Euro ile 60.000 Euro arasında değişiyor. Burda önemli olan sabit salmalı, sloop armalı yani büyük abilerinden tek farkı boyut olan tekneler olması. Türkiye de marinalar şuan günlük kullanım için satın alınmış, 200, 300 bin euroluk seri üretim tekneler ile dolup taşıyor. Tüketim çılgınlığı denizlere de sıçramış, marinalarda öksüz çocuklar gibi görüyorum bu tekneleri, sahipsiz salınıyorlar yazık..Büyük büyük tekneler büyük büyük egoların kurbanı oluyor.  


Tekne alma amacınız teknede uzun süre yaşamak veya uzun seyirler yapmak ise ozaman durum değişiyor. Türkiye sularında veya tüm Akdeniz'de gezme planları, doğal olarak süreleri uzatıyor ve buda teknede kapasiteyi belirleyen yakıt ve su tanklarının büyümesi, elektrik ihtiyacının karşılanması için akü kapasitelerinin artması, doğal olarak da tekne boyutunun büyümesi demek oluyor. Tekrar dönüyoruz bütçe meselesine, 11 ile 16 metre arası bakımlı ve kazasız seri üretim tekneler ikinci el piyasasında 45.000 euro fiyatlardan başlıyor. İlk yatırım bedelini bir kenara koyarsak ayrıca bakım ve barınma maliyetleri tam olarak 2 katı artıyor. Bunun içinde ekonomik durumunuz mevcut ise zaten bu yazıyı okumayı çoktan bıraktığınızı varsayarak bur da kesiyorum.




Dünya turu veya okyanus geçişi için nasıl bir tekne olması konusunda benimde araştırmalarım devam ediyor. Dünya turunu tamamlamış veya devam eden tüm Türk yada yabancı denizcilerle her fırsatta tekneleri , donanımları eksileri artıları hakkında bilgi alışverişi yapıyorum. Şuan sizlere bu konuda tavsiyede bulunmam doğru olmaz fakat şunu kesinlikle belirtebilirim, ilk teknenizin uzun seyir tekne yerine Akdeniz'e uygun üretilen seri üretim, 15 yaşını geçmemiş bir tekne olmasıdır. İleride illaki bu tekneyi satmak isteyeceksiniz, son sahibi olacağınız teknelere yatırım yapmamanızı gönül rahatlığı ile tavsiye ederim.



Bu konuda daha fazla detaya inmek ve kafa karıştırmak yanlış yönlendirmek istemiyorum. Hangi tip tekne konusunda karar verecek olan ve bunu doğru bütçelenedirecek olan sizlersiniz. Eğer karar verme  konusunda tereddüt ediyorsanız, tekne almak ve kullanmak için daha erken olabilir. Tavsiyem önce başkalarının teknelerinde tekne kullanmayı ve teknede yaşamayı tecrübe edinin. Bir çok sorunun cevabına hata yapmadan önce doğrudan ulaşmış olursunuz. Araba alır gibi tekne almak ancak vakit ne nakit sıkıntısı olmayan denizcilere! verilmiş bir ayrıcalık, bu grupta değilseniz ilk tekne yatırımınızı yapmadan önce bol bol araştırmanız, bu arada eğitimlere katılmanız ve ilerleyen zamanda da tekne kiralayarak kendinizi test etmenizi şiddetle tavsiye ederim.

Duruma ve tekneye model markaya göre bana özel email atarsanız bilgi ve tecrübelerimi sizlerle daha detaylı paylaşabilirim. 

Kalın sağlıcakla,

Ulaş Demirtaş

S/V Morpheus







12 Ağustos 2016 Cuma

Sualtında Saildrive pervane ve tutya değişimi mümkün.

Geçen haftaki gezimizde Selimiye belediye iskelesinde bir balıkçı teknesinin bıraktığı pet şişeye bağlı şamandırasız tonoz halatını farketmeyip saildrive ve pervaneye sardırınca, iskele içine hemen demir bırakarak tekneyi sabitledik, takriben yarım saatlik dalış yapıp Morpheus' u, yeni pervaneyi ve günü zararsız kurtardık diye düşünürken, sonrasında sakin kafa ile yaptığım kontrolde Saildrive a bağlanan tutyayı tutan 2 vidadan birinin olmadığını diğerinin de gevşediğini ve düşmek üzere olduğunu farkettim.




Bu tip durumlarda volvo penta ustalarının ve tekne sahiplerinin ilk aklına gelen fikir tekneyi karaya alıp değişim ve kontrollerini karada yapmak oluyor. Marina ve çekek yerlerinde teknenin çekme-atma- ücretleri Euro endeksli ve gayet duygusal olduğundan, ve ayrıca değişimi su altında yapacak usta bulma zorluğundan, mecburen bu işi kendim dalarak halletmem gerektiğine karar verdim.

Marinada tekne bağlı iken, suda görüşün net olduğu sakin bir ortamda 2 saatlik yorucu bir uğraş sonunda kendi işimi kendim başarıyla hallettim. 

Sırasıyla iş planım şu şekilde;

1- Su altında çalışma yaparken dibe elinizden kayan önemli bir parça veya alet düşme ihtimali yüksektir. Çalışmayı yapacağınız mekanı seçebilecek bir durumdaysanız, tercihiniz dalabileceğiniz kadar derin ve suyun önünüzü net görecek kadar berrak olması akıllıca oluyor.

2- Pervaneyi sökerken dönüşü durdurmak ve kuvvet almak için, suya girmeden önce gaz kolunu tornistan durumuna getirmek gerekiyor. Montaj yaparken de gaz kolunu tam tersine ileri pozisyona alıyoruz.

3- İlk olarak pervanenin önünde bulunan konik somunu ve onu mile bağlayan vidayı sökmeniz gerekiyor. civata standart 6mm alyan anahtar ile açılıyor.





4-  Somunun ortasında bulunan vidayı söktükten sonra, somunun kendisini üzerinde bulunan delikten 10 mm kalınlığında uzun demir bir mili geçirerek sola çevirerek açıyoruz.

5- Konik somunu tamamen çıkarttığınızda, pervane de milden çekerek yerinden çıkıyor, ve tutya karşınızda. Eski tip Volvo Penta 110S kuyruklarda tutyayı sabitleyen 2 adet vida var.

Montaj yaparken civata ve vidalara marin gres sürerseniz, ileride açarken kolaylık sağlıyor.



söktüğüm orjinal Volvo Penta tutya gayet iyi çalışmış, 3 ay gibi kısa bir sürede bu kadar erimiş olması aslında beni şaşırttı.














Sonuç olarak da bu tatsız tecrübeyi ve sorunun çözümünü saildrive kuyruklu tekne sahipleri ve tekne sahibi olmak isteyen denizci arkadaşlarımla paylaşmaktan gurur duyuyorum.

Sağlıcakla kalın,

Ulaş Demirtaş

S/V Morpheus

5 Ağustos 2016 Cuma

Ben kimim? Ne yaparım?

         Teknemiz Morpheus'u aldığım ilk günden beri en sık karşılaştığım konu genç birinin tam da ekonomik sistemde en verimli olacağı! (Sütünün en kaymaklı olduğu) bir dönemde nasıl olur da ofiste klimalı ortamdaki çalışma masasını bırakır, tekne alır, özgür olmaya çalışır. Akıl alır iş değil...

          Herhalde şuan bu yazıyı okuyan sistem içi tüm bordrolu arkadaşlar ne demek istediğimi daha rahat anlıyorlardır. Kısa sayılabilecek 9 yıllık çalışma hayatım boyunca sürekli kendi işinin patronu olmak için araştırma yapan, çiftlik kuran, köyüne dönüp süt sağmak isteyen vs. insanlar ile karşılaştım. Bu kadar tutkulu, işte öğle arasında, arkadaş ortamlarında,özellikle de içkili masalarda saatlerce konuşulan bu planların hayata geçirildiğini nadiren gördüm. Çünkü zor be kardeşim, değiştirmen gereken ciddi alışkanlıklar var sana dayatılan. Neler mi? En tehlikelisi tüketim alışkanlığı, kopyala yapıştır alışkanlığı, iş tembelliği kendi işini başkalarına yaptırma alışkanlığı, uzar da gider. Öncelikle bu alışkanlıklardan mevcut düzen içinde kurtulmak şart, evrim olmadan devrim olmaz.

     
Kısaca benim hikayemde tüketimi azaltarak  kendi tamirat işimi yaparak yani tasarruf ederek başladı ve hala da devam ediyor. Diğer iş kurma, sistemden kopma planları içinde bana en özgür fikir olarak tekne ile yaşamak fikri cazip geldi. Ne kadar haklı olduğumu da mevcut gündem kanıtlamış oldu. Ayrıca Alakır da hala direnen arkadaşların durumuna bakarsanız, Kaf dağına çıksan rant, hırs kapitalizm yine arar bulur seni. Gerçek özgürlük her zaman olduğu gibi sistemden tam olarak bağımsızlaşabilmektir ama ne kadar mümkün tabi ki denemeden yazma zor.

   
  Ben de özgürleşebilmek hedefiyle yakın bir zamanda yalanlarla dolu çalışma ortamlarından istifa ettim. Eskişehir deki hayatımızı, evimizi, arkadaşlarımızdan ayrıldık ve artık memleketimiz olan büyüdüğümüz, okuduğumuz Antalya' ya geri döndük. Artık büyük plana doğru hayatımızı şekillendirmeye başladık. Çalıştığım yıllarda vakit buldukça yaptığım araştırmalar 6 yıl sonra meyvesini verdi ve bize en uygun olabilecek özelliklerde bir tekne ile bütçemiz dahilinde 2014 Temmuz ayında kavuştuk.


 Eşim, oğlum ve benim için artık hayatlarımızı yeniden, farklı bir yolda inşa edebilmek için en büyük adımı gerçekleştirmiş olduk. Teknemiz Morpheus a kavuştuğumuz günden itibaren ben kısmen de olsa teknede yaşamaya başladım. 2016 yılı haziran ayından itibaren Marmaris çevre koylarında tamamen teknede yaşamaya başladım.Eşim ve oğlum bu aşamada iş hayatından izinleri dahilinde kopabildiği sürece bana eşlik ediyorlar. Fakat büyük planın son aşaması olan ailecek dünya turuna adım adım yaklaştığımızı hissediyorum.


Peki Morpheus'u aldığımız günden beri geçen 2 yıl boyunca neler yaptığımı sorarsanız, cevabım gezmek, öğrenmek, kendimi ve tekneyi tanımak sınırlarımı görmek ve paylaşmak. Geçen sene Antalya çevresini ve Kıbrıs'ı keşfettik. 2016 yazında ise Marmaris, Datça, Bodrum çevresi ve Yunan adalarını gezip keşfediyoruz. Tabi ki bunların hepsini beni başından beri takip edip destekleyen arkadaşlarım ve ailem sayesinde başardığımı söylemeyi borç biliyorum.



Katılım payı ile paylaşarak yaptığımız tüm tecrübe, sevinç,mutluluk dolu gezilerimiz sayesinde teknemiz Morpheus bakımlı güzel bir tekne olarak bize hizmet etmeye devam ediyor. Ve umarım uzak denizleri de hep beraber bilgiyi ve masrafı paylaşarak güven, sabır ve istikrarla aşacağız.






Maddi manevi, uzaktan yakından, bilerek bilmeden desteklerini sunan tüm deniz dostu arkadaşlarıma sevgiler, saygılar...

Dostça kalın

Ulaş Demirtaş

S/Y Morpheus

Bilgi paylaştıkça artar !

Merhaba,

       Uzun bir süredir bir blog açmam, yaptıklarımı ve yapmayı düşündüklerimi kaleme almam konusunda çevremdeki arkadaşlarımdan olumlu tavsiyeler alıyordum. 

       Nihayet bu giriş yazısı ile cesaretimi ve kafamı toparlayıp, bana tek tek sorulan ve benim hiç sıkılmadan, ara vermeden,nefesim tükenircesine cevapladığım konuları burda başlıklar altında derleme fırsatım olacak.

        Bloğun sadece nerde gezdim, ne yedim ne içtim tarzın ötesinde, insanların internet forum, blog, websitesi ve diğer medya bilgi kaynaklarından erişemedikleri detay bilgi, püf noktası ve birinci elden tecrübeleri takipçilerimle yazılı olarak paylaşacağım. 

        Takip eden yazım mecburen kendimden bahsetmek zorunda kalacağım. Çünkü en sık sorulan soru doğal olarak benim aldığım kararlar ve nasıl hayata geçirdiğim ile ilgili oluyor. 

Takipte kalın, sevgilerle,

Ulaş Demirtaş
S/Y Morpheus